BİR BREZİLYALI SÜPER.. İKİ İDARE EDER.. ÜÇ, ÇOK, YETER!.. DÖRT BREZİLYALI HOCA'YI İŞİNDEN EDER!..
24.08.2007 09:54
Futbol dünyamız sıcak yaz günlerini kulüplerin “yabancı sayısında sınır kalksın” feryatlarıyla geçirdi.
Beşiktaş ile bir-iki kulübün dışında, Anadolu kulüpleri de dahil, bu feryada katıldı. Hepsi yabancı sınırının kalkmasını istedi.
Aylarca pehlivan tefrikasına dönen bu feryat sonucu, Futbol Federasyonu, bu kulüplerin ağzına bir parmak bal çaldı.
Ülkemizde 6 ile sınırlı olan yabancı sayısına +1 eklendi.
Ne demek 6+1...
Bize göre kandırmacadan başka bir şey değil...
Sonuçta sahada 6 yabancı oynayacak. +1’in oynaması için sahadaki yabancılardan biri çıkacak...
Yani topla, çıkart, çarp, böl ne yaparsan yap, sahada 6 yabancı olacak...
Parayı kulübeye gömmekten başka bir şey değil bu...
Bizim kulüplerin paraları kasalarından taşıyor ya, sahadakiler yetmedi, kulübeye de paraları gömecekler...
Ama “takke düştü kel göründü” misali, ligin daha ilk iki haftasında gerçek ortaya çıktı...
Sınırsız yabancı isteyen kulüplerin kadrolarında 6+1’den hesaplasanız, 18 kulübün toplam 126 futbolcusu olması gerekiyor. Hadi +1’den de vazgeçtik, 6 yabancı oynatsalar, 18 kulüpte 108 futbolcunun görev yapması gerekiyor..
Ama ilk iki haftada bu sayının yarısına bile ulaşamadı kulüpler...
Ligin ilk haftasında toplam 52 yabancı görev yaptı. 10 yabancı futbolcu da sonradan oyuna girdi...
İkinci hafta da farklı olmadı... Yaklaşık 45 yabancı futbolcu forma giydi. 12 yabancı da sonradan oyuna girdi.
Bir de bu işin dakika hesabı var.
Bir takımın 6 yabancısı birden 90 dakika sahada kalsa, bu toplam 540 dakika yapar. Ancak Turkcell Süper Lig’in 18 takımı, takım başına bu 540 dakikanın ortalama 258 dakikasını kullandı. Yani her takım maç başına 282 dakikayı adeta çöpe attı.
İlk iki haftada yabancı oyuncu kullanma süresi ortalama % 43.6’da kaldı... Sadece % 43.6...
Üstelik sayısal olarak, dakika olarak aldığın yabancıları tam kapasite kullanamıyorsun...
Biri-ikisi hariç, ülkemize gelen yabancıların yürüyecek hali yok...
Buna rağmen “yabancı sayısında sınır kalksın” diye feryat ediyoruz...
Görünen köy kılavuz istemez...
Kulüpler önce altı yabancının hakkını versin...
Sonra istesin...
Özel Not: Bu yazıya katkılarından dolayı Dr. Gürkan Kubilay’a teşekkür ediyorum.
---------------------------------------
Nalıncı keseri gibi
Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören, Kasımpaşa maçında penaltıları verilmedi iddiasıyla “bıktık bu hakem hatalarından” diye yanındaki Federasyon Asbaşkanı Affan Keçeci’ye çıkışmış...
Demirören’in bu çıkışı Vatan’a manşet oldu...
Sevgili Yıldırım Demirören’in penaltı diye ısrar ettiği pozisyona “penaltı değil” diyen belki de çok daha fazla...
Ama Beşiktaş aleyhine verilmesi gereken mutlak kırmızı kart konusunda ortak bir görüş var...
Sevgili Demirören, hakeme verip veriştirirken, ortalığı yangın yerine çevirirken, tartışılan penaltıyı görüyor da, tartışılmayacak kadar açık olan “kırmızı kartı” her nedense göremiyor...
Kulüp Başkanlığı koltuğuyla, tribündeki koltuğu karıştırmamak gerekiyor...
O zaman tribündeki fanatik seyirciden farkınız kalmıyor...
---------------------------------------
Zamanında niye almadınız?
Allah uzun ömür versin, Gaziantepspor’un eski başkanı Celal Doğan ölmedi, yaşıyor. İnanmayan sorabilir. Fatih Tekke, Gaziantepspor’da oynarken de iyi bir performans çiziyor ve gelecek yıllarla ilgili gerçekten çarpıcı sinyaller veriyordu.
Gaziantep Başkanı Celal Doğan o günlerde Fatih Tekke’nin disiplinsiz davranışlarına kızdı, 700 bin dolara satışa çıkarttı. Büyük futbolculuğu o gün de apaçık belli olan Fatih Tekke’ye Fenerbahçe’den, Galatasaray’dan, Beşiktaş’tan yalandan da olsa teklif bile gitmedi. Fatih Tekke de, kendi topraklarına, Trabzonspor’a döndü. O gün 700 bin dolarlık Fatih Tekke ile ilgilenme ihtiyacını bile duymayanlar, bugün 7 milyon euroya varan tekliflerle Fatih Tekke’yi almaya çalışıyorlar... Üstelik aradan beş yılı aşkın bir zaman geçtikten ve Fatih Tekke 30’una merdiven dayadıktan sonra.
---------------------------------------
Hakan’ın ölüsü yeter
Hakan Şükür rekorları kırmaya devam ediyor ama futbolseverlerin bir bölümü “Yeter artık, Hakan Şükür öldü, Ulusal Takım’a Hakan’ın yerine yeni isimler bulun” diyor. Üstelik futbol medyasında da bu görüşü paylaşan çok sayıda yazar var. İyi hoş da Hakan’ın yerine oynayanları da görüyoruz. Korner, frikik, kenardan orta, rakip savunmadan tek hava topu alabilen oyuncumuz yok. Tek bir oyuncumuz yok.
Demek ki Hakan Şükür’ün “ölüsü” bile, Ulusal Takım’ın “dirilerinden” daha fazla iş yapıyor. Keşke Hakan’ı unutturacak, “Hakan öldü” diyenlere haklılık kazandıracak ikinci bir golcü ortaya çıkabilse.
Ama kabul edelim ki Türk futbolunda henüz ikinci bir Hakan Şükür yok. Keşke olsa.
---------------------------------------
Ulusoy ne yapsın?
Haluk Ulusoy Trabzonlu ya...
Maçın kalan 30 saniyesini hakeme müdahale edip oynattıracak...
Trabzonspor’un beş maç ceza almasına engel olacak...
Trabzonspor’un hükmen yenilgisini engelleyecek...
Sevgili Trabzonlular, iş hemşehrilik olunca Haluk Ulusoy hepinizden fazla üzülür...
Ama unutmayın ki, Haluk Ulusoy Trabzon’un avukatı değil... Türkiye Futbol Federasyonu’nun Başkanı...
Haluk Ulusoy’a kızacak çok şey bulabilirsiniz...
Ama bu son olayda haksız kızıyorsunuz ve de günahını alıyorsunuz...
---------------------------------------
Komşuyu gören yok mu?
Romanya maçında gördük ki, rakibimizde birbirinden önemli oyuncular var. Bunların bir bölümü ülke dışında bir bölümü de kendi liglerinde oynuyorlar. Bize gelen oyunculara oranla maliyetleri de çok daha düşük.
Biz okyanusları aşıp futbolcu ararken, milyon dolarları sayarken, hemen yanımızdaki Romanya’yı neden görmüyoruz?
Adamların maliyetleri düşük, faydaları büyük. Üstelik bu ülke iki Romen oyuncu Hagi ve Popescu örneğini yaşamışken, niçin girmeyiz bu piyasaya.
---------------------------------------
Bu maçı unutun
Bu maçı unutun. Oynanmadı sayın. Kafanızdan çıkarın, gözünüzün önünden silin. Ulusal takımın adına bu kadar kötü bir akşamı bir daha hatırlamamak üzere dünyanızdan çıkartın... Zaten savunma yapamayan, hücuma çıkamayan, orta alanda ayakta kalamayan, tek hava topu alamayan, ikili mücadele kazanamayan, hırsı, hevesi, isteği olmayan bir Ulusal Takım, bu ülkenin de, Fatih Terim’in de Ulusal Takımı olamaz. Zaten Fatih Hoca röntgeni çekmiştir. “Bir musibet bin nasihatten iyidir” misali 15 gün sonraki Malta ve Macaristan maçlarında böyle bir takımı bir daha izlemeyeceğimizi umuyorum.
---------------------------------------
Brezilyalı sayısı
Arsenal’in ünlü hocası Arsen Wenger’e “Bir takımda Brezilyalı kaç oyuncu olmalı” diye sormuşlar. Arsen Wenger’in cevabı bir hayli ilginç olmuş:
“Bir Brezilyalı süper...”
“İki Brezilyalı idare eder...”
“Üç Brezilyalı çok, yeter...”
“Dört Brezilyalı hocayı işinden eder...”
-----------------------------------------
Sanki tezgah gibi
Rize-Gençlerbirliği maçının daha 7. dakikasında oyun golsüz devam ederken Samet Aybaba’ya ana-avrat küfürler başlıyor... Pet şişeler yağmur gibi sahaya iniyor... Rize’nin kendi sahasındaki ilk maçı üstelik... Samet Hoca bu... Anasına-avradına küfür edilen yerde durmuyor, ayrılıyor... Samet Hoca gidiyor, kadro dışı bıraktığı Altan gittiği gün geri geliyor... Sanki tezgah gibi...
Konu: Şansal Büyüka'nın yazısını okumak isteyenler buraya 
Cuma Ağus. 24, 2007 5:22 pm
